Aydın ili, uygun iklim koşulları ve bereketli toprakları ile Ege bölgesinin önemli kentleri arasındadır. Büyük menderes nehrinin suladığı bu bereketli topraklar, tarihin her döneminde iskân görerek kültürel sürecin bütün izlerini taşımaktadır. Peschlow tarafından Beşparmak Dağları’nda keşfedilen kaya resimleri bu süreci günümüzden onbin yıl geriye götürmektedir. Prehistorik çağlardan itibaren yerleşim gören Aydın’ın, ilk tarihi bilgilerini MÖ.2.binyılda bölgeye hâkim olan Hititler’in, kaynaklarından edinmekteyiz. Hitit yazılı belgelerinde, Batıda Seha adında bir ırmaktan ve onun suladığı bir vadiden söz edilmektedir. Bölgedeki yer adlarının da belirtildiği belgelerden edinilen bilgilere dayanarak; adı geçen bu ırmağın, Büyük Menderes, Apasa’nın Efes, İlyalanda’nın Alinda, Millawanda’nın Milet, Waliwanda’nın Alabanda, Pariyana’nın Priene olduğu günümüz de net olarak bilinmektedir.
Aydın Kent Merkezindeki en eski yerleşim Dedekuyusu höyüğüdür. Bu höyükten elde edilen buluntular yerleşimin tarihini MÖ 45OO yıllara kadar götürmektedir. Yapılan araştırmalar, Merkezde farklı uygarlıklara ait izleri gösterse de maddi kalıntılar, ikinci en eski yerleşimin, tarihi MÖ VIII. yüzyıla kadar inen, Tralleis antik kenti olduğunu göstermektedir. Antik Çağ yazarlarından Strabon; Tralleis’in, Argoslu ve Trakyalı Kavimlerce kurulduğunu bildirmektedir. MÖ V. yüzyılda Perslerin Anadolu’ya hâkim olmasıyla, Perslere bağlı Karia satrablığı yönetimde kalan kent, MÖ 334’de Büyük İskenderin, Pers egemenliğine son vermesiyle Hellenistik Krallıklar arasında sık sık el değiştirmiş ve MÖ II. yüzyıl’da Roma egemenliğine girmiştir. Roma İmparatoru Augustus’nun kente verdiği desteklerle, daha da büyüyen yerleşim, bu dönemden sonra Casesarea adını almıştır. Bizans egemenliğindeyken piskoposluk merkezi olmuş, XIII. yüzyılda ise Türk’lerin eline geçmiştir. Bu tarihten itibaren Tralleis terk edilmiş, kentin güney etekleri yeni yerleşim alanı olmuştur.
XIV. yüzyılın ilk çeyreğinde Aydınoğlu Beyliğinin, XV. yüzyıl’da ise Osmanlı egemenliğine giren Aydın’nın Fatih dönemindeki tahrir defterlerinde yedi mahalleden (Mahalle-İ Cami, Kilise Cami, Hacı İsa, Köprülü, Kadı, Hisaryakası, Yenice) oluşan bir kasaba olduğu ve 970 nüfusu bulunduğu belirtilmektedir. XVII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren şehrin kentsel gelişimi artmış mahalle sayısı 20’ye çıkmıştır. Giderek büyüyen kent XIX. yüzyılın ikinci yarısında eyalet merkezi sıfatını almıştır. Şehir birinci dünya savaşının ardından 27 Mayıs 1919 Yunanlılar tarafından işgal edilmiş yaklaşık 3 yıl süren işgalin sonunda 7 Eylül 1922’de işgalden kurtarılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra büyük kayıplar veren kentin, gelişimi sağlanmaya çalışılmıştır.
Uygarlılar Vadisi Olarak Anılan Bölgede, Tralleis, Aphrodisias, Pygela, Nysa, Miletos, Magnesia, Gerga, Alinda, Alabanda, Anaia, Amyzon, Panionion, Neopolis, Mastaura, Akharaka, Harpasa, Piginda, Orthosia, Phygela, Myus, Neapolis, Thebai,Briula, Antiocheia, Plarasa, Euhippe, Leukophrys,Teichussa gibi önemli Antik Kentler kurulmuştur. Tarihsel süreci hakkında bilgi sahibi olunan antik yerleşimlerin dışında, bölgede çok sayıda kentin var olduğu bilinmektedir. İleride yapılacak geniş kapsamlı bilimsel araştırmalar bu kentlerle ilgili bilgilere netlik kazandıracaktır.